20 Mart 2007 Salı

Uzanlaşan siyaset

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, pazar günü Tokat’ta katıldığı partisinin il kongresinde “kesenin ağzını açmış.”

Mumcu, ''İlan ediyorum. Türkiye'deki bütün çiftçi ailelerine, nüfusuna göre her ay maaş biçiminde ödenmek üzere asgari geçim desteği vereceğiz. Bütün Türkiye de duysun. Eğer vermezsem de gelsin yakamdan tutsun, hesap sorsun. Vermeyen namerttir, vereceğiz'' demiş.

Malum, bir süredir Genç Parti de başta televizyonlar olmak üzere yazılı ve görsel medyaya verdiği reklamlarla benzer bir politika izliyor. Cem Uzan’ın fotoğraf ve imzasını taşıyan reklamlarda "Mazotun litresi 1 YTL olacak”, “ÖSS kalkacak”, “İşsize aylık 350 YTL maaş verilecek”, “Ezilenler iktidar olacak” şeklinde halkın doğrudan damarına basan sloganlar kullanılıyor.

Anlaşılan, Mumcu, merkez sağda birlik girişimlerinden ve gazetelere yansıyan anketlerin yarattığı karamsarlıktan çıkış yolunu Genç Partileleşmekte bulmuş. Ne denebilir, kendisine, partisine ve parti içinde kendisine umut bağlamış olanlara hayırlı olsun!

Bu stratejinin partisine bir yararı olur mu? 2002 seçiminde GP’nin topladığı oya bakılırsa bu olasılığın olduğu varsayılabilir. Bunun için bazı gerekçeler var:

1 - Halk hala yılgın biçimde temel sorunlarının çözümünü bekliyor.

2 - İşsizlik hala çok büyük sorun.

3 - İş bulma şansına kavuşmuş olanlar ise ancak açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor.

4 - AKP’nin karşısında halka umut vaadedecek bir siyasal projeye sahip bir alternatif parti hala ortalıkta gözükmüyor.

Ülkenin gerçek sorunları karşısında, gerçek politikalar üretip, bunları halka sunma konusunda vizyon ve cesarete sahip olamayan parti ve liderler için bir çıkış yolu gerekiyor. AKP’den ayrılarak Anavatan’ın liderliğine soyunan Mumcu da, aylar sonra yapılacak genel seçimde kaybolup gideceğinin ayrımına vardığı için çareyi Uzanlanlaşmakta bulduğu anlaşılıyor.

Haliyle Türkiye gibi ekonomik, siyasal ve toplumsal yapısı bu kadar karmaşıklaşmış bir yapıda, popülist, marjinal bir siyasal duruşla toplumun en yoksul ve yoksunlarından destek arayabilirsiniz. Ancak GP’yle aynı alanda at oynatan Mumcu, Uzan gibi sonuca gidemeyebilir. Bunun da gerekçeleri var:

1 - GP’ye destek veren toplum kesimi toplumun en alt kesimlerinde yer alan yüzbinler. Dışlanmışlar ve çok öfkeliler. Uzan'ın mitinglerde, televizyon reklamlarındaki öfkeli konuşmalarıyla bu kesimler kendi öfkelerinin haykırıldığını düşünüyorlar. Şimdi yine Uzan bu öfkenin sesi olmak üzere meydanlara çıkmaya hazır.

2 - Uzan bir kavganın içinde ve taraf. Kavga ettiği kişiler ve kesimler iktidarı, gücü temsil ediyor. Kavgasıyla Uzan, bu iktidar ve güce başkaldırıyor. Toplumun en altındaki kesimler de, bu iktidar ve güce karşı başkaldırmaya hazır ve bunun en görünür ve temas edilebilir temsilcisi olarak Uzan’ı görüyor. Uzan’ı desteklemekle iktidarı ve gücü cezalandıracaklarını düşünüyorlar. En büyük güç olan ABD’yi ve onun bir şirketini(Motorola) dolandırmış olmak bile bu cezalandırma psikolojisi içinde toplumsal karşılık buluyor.

3 - Cem Uzan, şirketlerine el konmuş bir kişi. Yani toplumun gözünde mağdur. Uzan ortalık yerde "mazotu 1 YTL yapacağını", "ÖSS’yi kaldıracağını", "işsize 350 YTL maaş vereceğini" ve “ezilenleri iktidara taşıyacağını” söylerken “üzerine gidilmesi” ve onun şirketlerine el konulması yüzbinlerin kendi mağduriyetleriyle özdeşlik kurmasına neden oluyor.

4 - Genç Parti ve Cem Uzan, yeni, denenmemiş bir parti ve lider.

Bu gerekçeler belki biraz daha uzatılabilir. Ancak ne kadar uzatırsanız uzatın varacağınız ana fikir kanımca şu: Cem Uzan bir imge. Yoksul ve yoksun milyonlar için gerçekliğin ne olduğu önemli değil. Uzan, çizdiği profille bir başkaldırışın imgesi ve Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde de imge şöyle açıklanıyor: Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya.

Şimdi, bu tabloya rağmen, Mumcu, Uzanlaşarak ne elde edebilir?

Eğer Mumcu da toplumun en yoksul ve yoksunlarına seslenmek istiyorsa sorular şunlar: 1 - Mumcu, hangi öfkeyi temsil ediyor? 2 - Mumcu’nun bir kavgası var mı ve hangi tarafı temsil ediyor? 3 - Mumcu’nun toplum nezdinde bir imgesi var mı?

Bu soruların yanıtlarının Mumcu için pek iç açıcı olduğu kanısında değilim. Ne sesini yükselterek, sert sözcükler kullanması bir öfkeye işaret, ne bir kavgası var ne de geniş kitlelerin zihninde özlenen bir şeyi gerçekleştirecek bir imge yaratabilmiş durumda.

Malum, aslı varken sahtesini kim, niye tercih etsin?

“Çiftçilere her ay maaş vereceğim. Vermeyen namarerttir, vereceğiz” diyerek yemin ediyor Mumcu, ama bu çıkışı bir siyasal çırpınıştan öteye gitmiyor; bir etki de yaratmıyor. Eğer ille de Mumcu için de bir imge yaratılacaksa o da “Milletvekili seçildiği ve bakanlığını yaptığı partiye(AKP) ihanet etmiş bir kişi” olabilir. Söylemi de, duruşu da, hal ve hareketleri de, siyaset yolu da, inandırıcı değil.

Nedense, Mumcu’yla ilgili bu satırları yazarken, MHP’yle milliyetçilik yarışına girişen CHP ve lideri Deniz Baykal geldi aklıma. Şimdi, en milliyetçi liderin kendisi olduğunu ispatlama yarışına giren Baykal’ın da seçimlere yakın “herkese maaş” sözü vermesini bekliyorum. Asıl merak ettiğim ise bir adım öne geçip, “herkese ikramiye de dağıtıp dağıtmayacağı.”

Bu haliyle Genç Partileleşen siyaset, bir yönüyle 2002’nin tasfiye artıklarını da işaret ederken, bir yönüyle de siyasal program üretmek yerine içi boş vaat kolaycılığına gömülen partilerin varlığıyla siyasal alandaki boşluğun da ne derece derinleştiğini gösteriyor.

Hiç yorum yok: